arama

Custom Search

Doğadan muhteşem bir görsel şölen ; AURORA


Kutup ışıkları veya Aurora olarak adlandırılan, genellikle kutuplara yakın bölgelerde gözlemlenen bu muhteşem doğa olayı atmosferin iyonosfer tabakasında oluşmaktadır. Nedeni ise gezegenler arası manyetik alan, manyetik fırtınalar ve

Tom ve Jerry klasiği


1940 Senesinde William Hanna ve Joseph Barbera tarafından yapılmaya başlanan Tom ve Jerry animasyonu, bir klasik haline gelerek günümüze kadar ulaşmıştır. Bir ev kedisi ile aynı evde yaşayan farenin kavgalarını eğlenceli bir animasyon halinde izleyiciye sunar. Seri halinde çekilen filmlerde kullanılan fon müzikleri de büyük rol oynar. En iyi kısa animasyon film akademi ödülünü de bir kaç kez alan Tom ve Jerry

Eğlenceli bitki çayları...



Son birkaç yıldır bitki çayları hayatımıza yeni bir çıkartma yaptı. Ninelerimiz zamanında zaten çok revaçtaydı ama bu kez daha yaygın bir kullanımla, aktarlarda kilo ile satılmanın dışında, şifalı bitkiler özel çay poşetlerinde, her ortamda kolayca kullanılabilecek biçimlerde, tüm marketlerde satılır hale geldi.
Hazır kutuların yanısıra, halen aktarlarda satılmaya devam ediyor ve bu işten anlayan kişiler kendi özel çay karışımlarını hazırlamaya devam ediyor. Hazır poşet çayları tercih etmeyenlerin de işini kolaylaştırmak için çok hoş görünümlü, eğlenceli çay süzgeçleri gözüme çarptı. Benim hoşuma giden tasarımlardan bazılarını burada paylaşmak istedim. Sizin de hoşunuza gideceğini tahmin ediyorum :)




















West meets East (video)


Güneydoğu Anadolu Bölgesinde çektiğim bazı fotoğraflarla oluşturduğum video... Umarım beğenirsiniz...





"ADRENALİN" denen şey...


Adrenalin deyince çoğumuzun aklına, benim de öyle, uç noktalarda yapılan heyecan verici aktiviteler gelir. Sözlük karşılığı ise şöyle ; Böbreküstü bezlerinin salgıladığı etkili bir madde; hekimlikte damarları daraltma, bronşları açma, kanamaları kesme gibi amaçlarla kullanılır.
İnsan ve çeşitli memeli  hayvanlarda böbreküstü bezinden salgılanan bu iki hormonun oranları değişiktir. Çok asabileşme sırasında daha çok noradrenalinin salgılandığı, yapılan tetkiklerden anlaşılmaktadır. Kedide ve aslanda eşit oranlarda salgılandığı halde, sığır, tavşan ve kobaylarda % 85 adrenalin salgılanır. İnsanda bu oran % 90’dır. Ancak bu mukayesede düşündürücü olan bir örnek  var ki o da, hiç düşmanı yok veya kızmaz gibi bilinen balinada % 100 noradrenalin salgılanmasıdır. Tıpta adrenalinin tedavi gayesiyle çok kullanıldığı hususlar şunlardır: Bazı sebeplere bağlı olarak durmuş olan kalbe, göğüs duvarı üzerinden uzun bir iğneyle kalp karıncığı boşluğuna doğrudan doğruya girilerek adrenalin zerkedildiğinde kalp yeniden çalışabilir.
Bu açıklamalarla birlikte o uç noktalarda ki aktiviteler düşünüldüğünde bana çok şaşırtıcı geldi. Örneğin paraşütle atlamak, bungee jumping yapmak vb, bunları kalp rahatsızlığı olanların yapması önerilmiyor ama öte yandan adrenalinin faydalarına baktığınızda, durmuş olan kalbi bile çalıştırabildiği söyleniyor... Dahası daralan broşları açmak, kanamaları kesmek... görünüşe bakılırsa adrenalinin korkulacak bir yanı yok. O zaman extreme sporları gönül rahatlığıyla herkese tavsiye edebilirim :) Bol bol adrenalin salgılatacak şeyler yapın... Tadını çıkartın.... 












"Bomba gibiyim"...


Jerry, çevresindekilerin çok sevdiği insanlardan biriydi. Keyfi her zaman yerindeydi. Her zaman söyleyecek olumlu bir şey bulurdu. Hatta bazen etrafindakileri çıldırtırdı bile, "Bu adam bu halde bile nasıl iyimser olabiliyor?" diye. Birisi nasıl olduğunu sorsa "Bomba gibiyim." diye yanit verirdi hep. "Bomba gibiyim...". Jerry dogal bir motivasyoncuydu. Yanindaki insanlardan biri o gün, kötü bir gündeyse, Jerry yanina koşar, duruma nasıl olumlu bakılacagını anlatırdi. Bu tarzı fena halde düşündürüyordu beni. 
Bir gün Jerry'ye gittim, "Anlayamiyorum." dedim. "Nasıl oluyor da, her zaman, her koşulda bu  kadar olumlu bir insan olabiliyorsun? Nasıl başarıyorsun bunu? "Her sabah kalktığımda kendi kendime Jerry bugün iki secimin var. Havan ya iyi olacak ya da kötü derim. Her zaman havamın iyi olmasini seçerim. Kötü bir sey olduğunda yine iki seçimim var. Kurban olmak ya da ders almak. Ben başıma gelen kötü şeylerden ders almayı seçerim.  Birisi bana bir şeyden şikayete geldiğinde, yine iki seçimim var. Şikayetini kabul etmek ya da ona hayatın olumlu yanlarını göstermek. Ben olumlu yanlarını göstermeyi seçerim. "Yok yahu" diye dalga geçtim."Bu kadar kolay yani" "Evet...Kolay..." dedi Jerry. "Hayat seçimlerden ibarettir. Her durumda bir seçim vardır. Sen her durumda nasıl davranacağını seçersin. Sen insanların senin tavrından nasıl etkileneceklerini seçersin. Sen havanın, tavriının iyi ya da kötü olmasını seçersin. Yani sen hayatını nasıl yaşayacağını seçersin." Jerry'nin sözleri beni oldukça etkiledi. Onu uzun yıllar görmedim.  Ama hayatımdaki talihsiz olaylara dövünmek yerine olumlu seçimler yaptığımda hep onu hatırladım. 
Yıllar sonra Jerry'nin başına cok talihsiz bir olay geldi. Soygun için gelen hirsizlar Jerry'yi delik deşik etmişler. Ameliyatı 18 saat sürmüş, haftalarca yoğun bakımda kalmış. Taburcu edildiğinde kurşunların bazıları hala vücudundaymış. Ben onu olaydan altı ay sonra gördüm. "Nasılsın?" diye sorduğumda "Bomba gibi" dedi. "Bomba gibi"... "Olay sırasında neler hissettin Jerry?" dedim. ""Yerde yatarken iki seçimim var diye düşündüm. Ya yaşamayı seçecektim ya ölümü. Ben yaşamayı seçtim." "Korkmadın mı? Şuurunu kaybetmedin mi?" "Ambulansla gelen sağlık görevlileri harika insanlardi. Bana hep iyileşeceksin merak etme." dediler. Ama acil servisin koridorlarında sedyemi hızla sürerken doktorların ve hemşirelerin yüzündeki ifadeyi görünce ilk defa korktum. Bu gözler bana "Bu adam ölmüş" diyordu. "Birşeyler yapmazsam, biraz sonra ölü bir adam olacaktım." Ne yaptın?" diye merakla sordum. "Kocaman bir hemşire yanıma yaklaştı ve bağırarak her hangi bir şeye ihtiyacim olup olmadığını sordu. 'Evet' diye yanıt verdim." "Var". Doktorlar ve hemşireler merakla sustular. Derin bir nefes alarak, kendimi topladım ve bağırdım."Benim kurşunlara allerjim var!.." Doktor ve hemşireler gülmeye başladılar. Tekrar bağırdım. "Ben yaşamayı seçtim. Beni bir canlı gibi ameliyat edin. Otopsi yapar gibi değil." Jerry, sadece doktorların büyük ustalıkları sayesinde değil, kendi olumlu tavrının da büyük katkısı ile yaşadı. 
Yaşaması bana yeni bir ders oldu. Hergün hayatımızı dolu dolu yaşamayı seçme şansımız ve hakkımız olduğunu ondan öğrendim ve herşeyin kendi seçimlerimize bağlı oldugunu... 
Bu yazıyı okudunuz. Şimdi iki seçiminiz var:
 1. Unutup gitmek,
 2. Yazıyı dikkate alıp, saklamak, arkadaşlarınızla paylaşmak...

Bu yazı Francie Baltazar Schartz tarafından kaleme alınmış. Ben de okuduktan sonra düşündüm, iki seçimim vardi:
 1. Çöpe atmak,
 2. Birileriyle paylasmak. 
Ben seçimimi yaptım. Ya siz?... 
HER ZAMAN 'BOMBA GİBİYİM' DEMENİZ DİLEĞİYLE...


iphone dakick uygulaması

Bu uygulamanın amacı, önümüzdeki günlerde gerçekleşecek etkinliklerden haberdar etmek. Etkinliğin detayları hakkında da bilgi veriyor, yeri fiyatı vb gibi. Katılmayı düşündüğünüz etkinliğe işaret koyarsanız, yaklaştığı zaman sizi uyarıyor.
Tek yapmanız gereken,

"Sleeve face" yada "Plak kafalar"


Sleeve face nedir ki derseniz, yeni bir fotoğraf akımı/sanatı diyebiliriz.. Son derece yaratıcı ve eğlenceli görünüyor :)
Bir veya birkaç kişi plak kapaklarını yüzlerine veya vücutlarının uygun bir bölümü üzerine tutarak illizyonik görüntüler ortaya çıkartıyorlar...
Sleeve face birkaç örnek görebilirsiniz altta. Ayrıca siz de denemek isterseniz, nasıl yapılacağına dair püf noktaları anlatan bir de video eklendi...






 



Datça


Kışa girmeye hazırlandığımız şu günlerde, biraz içinizi açmak amacıyla güzellikleri saymakla bitmeyecek Datça Yarımadasından biraz sözetmek istedim....
Datça Anadolu'nun güney batısında, Gökova ve Hisarönü körfezleri arasında, birbirinden güzel koyları ve plajları, adeta akvaryum gibi tertemiz denizi, köklü tarihi, bozulmamış doğası,

Kahvenin tadına varın...



Bir grup kariyer yolunda ilerleyen yeni mezun, eski üniversitelerindeki profesörlerini ziyaret için bir araya gelirler. Sohbet, sonunda işin ve hayatın stresinden şikâyetleşmeye döner.

Misafirlerine kahve ikram etmek isteyen profesör mutfağa gider ve yanında büyük bir termos içinde kahve ve porselen, plastik, cam, kristal olmak üzere değişik tarzda ve ucuz görünenden, pahalı ve hatta çok özel ola

nlarına kadar değişik kahve bardakları ile gelir.

Herkes bir bardak secince, profesör şöyle söyler :


‘Fark ettiyseniz, tüm pahalı görünen bardaklar alındı ve geriye ucuz görünümlü, sade bardaklar kaldı.


Kendiniz için en iyi olanı istemeniz normal olsa da, bu sizin stresinizin ve problemlerinizin kaynağı aslında.


Emin olun ki, bardağın kendisi kahvenin kalitesine hiç bir şey katmaz. Çoğu zaman, sadece daha pahalıdır ve hatta bazı durumlarda da içtiğimizi saklar. !


Hepinizin aslında istediği kahveydi, bardak değil, ama bilinçli olarak en iyi bardaklara yöneldiniz ve sonra birbirinizin bardağına bakmaya başladınız.

Hayat kahveye benzer, is, para ve toplumdaki konumunuz da bardaklar. Onlar hayati tutmak için sadece araçlardır ve seçtiğimiz bardak yasadığımız hayatin kalitesini belirlemediği gibi değiştirmez de.

Bazen sadece bardağa odaklanarak kahvenin tadını çıkarmayı unuturuz.


Kahvenizin tadına varın!

En mutlu insanlar her şeyin en iyisine sahip değildirler. Sadece her şeyin en iyi şekilde tadını çıkartırlar.

(alıntıdır)



Sonbahar ve kuru yapraklar...


Kimine göre sonbahar hüzün mevsimidir, kimine göre ise farklı, egzotik bir tadı vardır... Ne çok soğuk, ne de sıcaktır hava artık. Hele de sonbaharın renkleri bambaşkadır. Sararıp dökülen yapraklar, onların üzerinde yürümek apayrı bir zevktir. Üzerinde yürürken çıkardığı hışırtıdan zevk almanın yanısıra, yaratıcı ve yetenekli bazı sanatçılar, kuruyan yaprakları görsel şölene dönüştürmüşler. Çok ince bir işçilikle o yaprakları oya gibi işlemişler. Gerçekten çok büyük sabır ve yetenek isteyen bir iş, tabii yaratıcılık da cabası...









ipad mini görücüye çıkıyor


Zamanında her ne kadar Steve Jobs, "mini"ye karşı çıkmış olsa da, şu anda gerçekleşti. Jobs, Ekim 2010'da yaptığı açıklamada, kullanıcıların tıklayabilecekleri kadar küçük dokunmatik ekranların bir sınırı olduğunu şu sözlerle belirtmişti ; " 7 inçlik tabletler çocuk işidir; akıllı telefonlarla rekabet etmek için çok büyük, iPad ile rekabet için çok küçük olurlar."
 Apple’ın bu akşam (23 Ekim 2012)  saat  20:00′da  iPad Mini’yi tanıtması bekleniyor. iPad’in  10 inch’lik ekran boyutuna karşılık  iPad Mini’nin   7 inch’lik bir ekranı olacak. Bu na istinaden  fiyatının da daha düşük olması bekleniyor.

mozART Group



Temel düşünceleri klasik müziğe neşe ve eğlence katmak olan Polanyalı 4 müzisyen MozART Grubu'nu 1995'de kurdular. Dört kişiden oluşan bu grubun üyelerinin hepsi müzik akademilerinden mezun. Kendilerine özgü bir şekilde ve son derece keyifli dinlenebilen klasik müzik parçalarını seslendirirken, aynı zamanda sahne showlarıyla izleyicileri gülmekten kırıp geçiriyorlar. Tavsiye olunur...:)


Felix'in Stratos atlayışıyla ilgili geyik yorumlar


* Ya bu Felıx atladı mı noldu ne zaman atlayacak o atlayana kadar bız 3 kez referandum yaparız.
* Allah'tan Felix Türkiye üzerinden geçmedi, gözüne lazer tutup düşürürlerdi.
* Allah vere de Felix delisi bizim evin çatısına düşmese, kış geliyor diye damı yeni aktardık.
* Yediğin içtiğin sende kalsın; naptın ne ettin oralarda onu anlat Felix
* Uzaydan atlayan ben olsaydım aşağıda 'Nerde kaldın merak ettim'" diyen bir annem olurdu
* Uzay-yeryüzü 5 dakika, Yaşamkent-Tandoğan 1,5 saat :-)))
* O kadar Redbull'u ben de içsem uzaydan atlamak yerine dünyadan uzaya uçardım
* Yeni dönem kadın dırdırı: -Bak Hulusi bıktım artık bıktım! Kendimi uzaydan atıcam valla
* Türkiye'den niçin bir Felix çıkmıyor? Çünkü yaptığı iş kadrolu değil ve SSK'sı yok. Bitti!
* Felix'in dedesi -Oğlum ben sana uzaydan atlayamazsın demedim ki, adam olamazsın dedim
* Felix Baumgartner için uzaya gitmek 2 saat, bizim Türk Milli Takımı için Brezilya imkansız.Bi daha otabanda 250 bastim diye kimse hava atmasin, adam sesi gect

Foursquare’den check-in yapmadığı sürece uzaya çıktığına inanmam!
Felıx de evde istenmeyen hayvan gibi her seferinde daha uzağa bırakıyorlar yine geri geliyor



Şirin ve Unutkan Sincaplar...

Ağaçlık bölgeler, parklar ve korularda onlara rahatlıkla rastlayabilirsiniz. Aralarında haberleşmek için  çok-çuk-çuk ve kru-kru-ru diye sesler çıkarırlar. Çok iyi tırmanır ve sıçrarlar, hemen hemen tamamen ağaçların üstünde zaman geçirir. Ağaç gövdesinde baş aşağı ve baş yukarı hızla inip çıkabilirler.  Ortalama ömrü, 7 yıl kadardır.
Meşe palamutları, ceviz, badem, fındık, tomurcuklar, mantarlar, taze ağaç kabukları, böcekler, salyangozlar ve kuş yavruları ile beslenirler. Tohumları ve kabuklu yemişleri tek tek toprağa gömerek saklarlar veya kovuklarda depolarlar. Bu şirin sincaplar, bazen  sakladıkları tohumların bir kısmını bulamazlar. Toprak altında unutulan bu tohumlar, ağaçların üremesine yardımcı olur.
Sincaplar meraklı ve  komik bir imaj çizerler...
Üzücü nokta, postları için avlandıklarından, sayıları hızla azalmaktadır :((
Bu sevimli canlıların yaşam hakkına saygı gösterilmesi gerekiyor, tüm canlıların olması gerektiği gibi...